AB birleşik değil

bencede

New member
Viktor Orbán şu anda büyük bir barış misyonunda. Önce Kiev'de Volodymyr Zelensky ile, ardından Moskova'da Vladimir Putin ile görüştü. Bugün Çin'e gitti ve burada Çin devlet başkanı ve parti lideri Xi Jinping ile görüştü. Önümüzdeki günlerde Orbán ABD'ye de gidecek.

Orbán'ın bu önemli toplantıları ayarlayabilmesi bile, dışarıdaki gözlemcilerin oturup dikkat kesilmeleri için yeterlidir. İnsanın aklına belki de bunun tek başına bir savaşçı olmadığı, daha ziyade Washington ile sessizce koordine olmuş bir aktör olduğu fikri gelmeden edemiyor.


Günaydın Berlin
Haber Bülteni

Kayıt olduğunuz için teşekkürler.
E-postanıza bir onay mesajı gönderilecektir.



Gözlemciler uyanık kalmalı. Joe Biden başkanlığındaki yönetim Julian Assange'ı serbest bıraktı. Bir yıl önce, bu adımın atılması imkansız kabul edilirdi. Dolayısıyla Orbán gezisiyle ilgili olumsuz başlıklara şüpheyle yaklaşmak ve nüanslara dikkat etmek için söylenecek çok şey var.

Alman Haber Ajansı'nın haberine göre, Polonya Başbakanı Donald Tusk ve AB Başkanı Ursula von der Leyen, Orbán'ı açıkça eleştirseler de, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in eleştirilerini geri planda tutması ve Orbán'ın seyahat sonuçlarını önümüzdeki günlerde Washington'da yapılacak NATO zirvesinde görüşmek istemesi şaşırtıcı.

Dış politika konularında çok çabuk karar vermememiz gerektiğini hatırlatmak için bahsetmeye değer başka örnekler de var: Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda birkaç hafta önce ABD'de Donald Trump ile görüştüğünde, eleştiriler de aynı derecede büyüktü. Donald Tusk, Duda'nın Polonya veya AB adına konuşmayacağını söyledi. Birkaç gün sonra, ABD Kongresi Ukrayna için milyarlarca dolar onayladı. Duda'nın konuşması Trump'ın fikrini değiştirmesine katkıda bulundu mu?

Lütfen sahte haber yaymayın


Özellikle Fransa seçimlerinden sonra, AB temsilcileri AB'nin birleşik olduğunu ve dış politikada tek sesle konuştuğunu iddia ederken dikkatli olmalılar. Durum böyle değil. Orbán bir AB ülkesinin başbakanı. Şu anda Avrupa Birliği Konseyi başkanlığını yürütüyor. Robert Fico bir AB ülkesinin, Slovakya'nın başbakanı. Her iki başbakan da Amerikan hükümetinin ve Almanya hükümetinin Ukrayna politikasını eleştiriyor, bu da Avrupa topluluğunda Ukrayna savaşıyla ilgili olarak hakim olan çok sesliliği gösteriyor. Ukrayna ile tüm dayanışmaya rağmen bu gözden kaçırılmamalı.

Estonya Başbakanı Kaja Kallas, AB'nin dış politika şefi olacak. Yakın zamanda X'i, olumlu bir ifadeyle gerçeği inkar etmekle veya kışkırtıcı bir ifadeyle gerçek dışılık yaymakla kıyaslanabilecek bir gönderiyle sinirlendirdi.

Makalede Kallas, AB'nin bölünmüşlüğüne dolaylı olarak değindi. Ancak kendi analizini anlamamış gibi, birlikten açıkça bahsetti. Kallas, X hakkında şunları yazdı: “Moskova'da Viktor Orbán, AB'yi veya AB'nin pozisyonlarını hiçbir şekilde temsil etmiyor. AB başkanlığını karışıklık yaratmak için kullanıyor. AB birleşmiş durumda ve açıkça Ukrayna'nın arkasında ve Rus saldırganlığına karşı.”

Moskova'da Viktor Orbán hiçbir şekilde AB'yi veya AB'nin pozisyonlarını temsil etmiyor. AB başkanlığı pozisyonunu karışıklık yaratmak için kullanıyor.

AB, Ukrayna'nın arkasında ve Rus saldırganlığına karşı net bir şekilde birleşmiş durumda.

— Kaja Kallas (@kajakallas) 5 Temmuz 2024
İşte tam da bu tür bir birlik gözetilmemektedir. Orbán'ın Moskova'ya seyahat ediyor olması bile AB'de dış politika konularında farklı tutumlar olduğunu göstermektedir. Bunu söylemeyen herkes gerçeği görmezden geliyor ve Avrupa vatandaşlarının anlama yeteneğini küçümsüyor demektir.

Geri bildiriminiz mi var? Bize yazın! briefe@Haberler
 
Üst