Aylin
New member
Tabii, işte istediğin şekilde forum yazısı:
---
Fıstık Ağacını Sulamanın Hikmeti: Dedemin Öğrettiği Yol
Geçen hafta köydeydim. Babamın evinin önündeki toprak kokusu, uzaktan gelen horoz sesi, sabahın serinliği… Hepsi çocukluğumun içine gömülmüş hatıraları geri getirdi. Ama bu sefer farklıydı; çünkü dedemin bana yıllar önce anlattığı “fıstık ağacı” hikâyesi yeniden canlandı. O hikâyede sadece tarım yoktu; insan ilişkileri, farklı düşünme biçimleri ve sabır vardı.
Köyün En Yaşlı Fıstık Ağacı
Köyün meydanının biraz gerisinde, yüz yılı devirmiş bir fıstık ağacı vardı. Dedem derdi ki:
— Evlat, bu ağacı dikmiş olan adam öldüğünde, köyde hâlâ meyve veriyordu. Fıstık, acele etmez.
İşte o hikâye, bizim mahallede geçen bir tartışmayla başlamıştı. Hasan Amca ile eşi Zeynep Teyze, yeni dikilen fıstık fidelerinin nasıl sulanacağı konusunda anlaşamamıştı. Hasan Amca elinde defter, kağıt kalemle:
— Şimdi bak, bu fidan üç yıl düzenli sulanacak. İlk iki yıl haftada bir, üçüncü yıl ayda bir… Ondan sonra kendi kökünü bulur, dedi.
Zeynep Teyze ise biraz sinirli, biraz sabırlı bir tonla cevap verdi:
— Olmaz öyle. Fidan sadece suyla büyümez. Onunla konuşmak, gölgesini hissettirmek, toprağını sevmek lazım.
Erkeklerin Hesap Defteri
Hasan Amca’nın yaklaşımı tamamen stratejikti. Onun gözünde mesele basitti: Sulama takvimi + doğru miktar = sağlıklı ağaç.
— Bak Zeynep, dedi, bilim böyle diyor. Bu ağaç kuraklığa dayanıklı. Fazla sulanırsa kökleri yüzeye çıkar, derinleşemez. Uzun vadede zarar verir.
Köy kahvesinde oturanlar başlarını salladı. Erkeklerin çoğu hesap, ölçü, plan taraftarıydı. Kaç litre su, kaç gün arayla… Hepsi defterde netti.
Kadınların Toprakla Sohbeti
Zeynep Teyze ise başka bir dünyadan konuşuyordu:
— Hasan, sen litreyle ölç ama ben fidanın yaprağına bakarım. Sararmışsa su ister, canlanmışsa dinlenir. Toprağa dokunurum; kuruysa su veririm, nemliyse beklerim.
Kadınların çoğu aynı fikirdeydi. Onlar için fidan bir “can”dı. Sadece kök ve yaprak değil, his ve ruh taşıyordu. Birinin sevgi göstermesiyle güçleneceğine inanıyorlardı.
Dedenin Ortak Noktası
O tartışma uzayınca dedem karıştı:
— Evlatlarım, siz ikiniz de haklısınız ama eksiksiniz. Fıstık ağacı üç-dört yıl düzenli sulanır, doğru. Ama bu sulama sadece suyla olmaz. Bir insanı yetiştirir gibi; hem besleyeceksin, hem dinleyeceksin.
Dede cebinden küçük bir kese çıkardı. İçinde yıllardır sakladığı fıstık tohumları vardı.
— Bu tohumu ektiğinde, üç yıl boyunca haftada bir sulayacaksın. Yağmur yağsa bile azar azar su ver. Ama her sulamadan önce toprağa dokun. Kuru değilse bekle. Ve konuş; “Hadi büyü bakalım” de. Çünkü sen konuşmazsan, rüzgar konuşur.
Birlikte Sulanan Ağaç
Hasan Amca ile Zeynep Teyze sonunda anlaşmaya vardı. Sulama takvimi Hasan’ın defterinden, toprağa dokunma ve gözlem Zeynep’ten geldi. Üç yıl boyunca beraber çalıştılar. Bir gün Hasan, fidanın yapraklarına su serperken Zeynep, dallarına şarkı söylüyordu.
O ağaç yıllar içinde köyün en gür dallarına sahip oldu. Meyvesi bol, kabuğu inceydi. Köyün gençleri geldiğinde dedem gülümseyerek şunu söylerdi:
— İşte bu ağaç, aklın ve gönlün birlikte çalışmasının meyvesi.
Peki Fıstık Ağacı Kaç Yıl Sulanır?
İşin özüne gelirsek: Fıstık ağacı genellikle 3-4 yıl boyunca düzenli sulanır. Bu süreçte:
* İlk 2 yıl: Haftada bir, yağışa göre ayarlayarak.
* 3. yıl: Ayda bir, toprak nemine göre kontrol ederek.
* 4. yıl: Sadece kurak dönemlerde destek sulaması.
Ama dedemin dediği gibi, “takvim kadar toprağın dilini de bilmek” şart. Sadece ölçmek yetmez, hissetmek de gerekir.
Hikâyenin Bize Anlattıkları
Bu hikâye bana şunu öğretti:
* Erkeklerin stratejik ve ölçülü yaklaşımı, işin sağlam temelini atar.
* Kadınların empatik ve gözlemci tarafı, doğaya uyum sağlar.
* İkisi birleşince sonuç uzun ömürlü olur.
Köydeki o yaşlı fıstık ağacına her baktığımda, sadece suyla değil, sevgiyle de büyütülmüş olduğunu görürüm. Belki de bu yüzden hâlâ kökleri güçlü, dalları gürdür.
Son Söz
Fıstık ağacını kaç yıl sulayacağınızı soruyorsanız, cevabı takvimden öğrenebilirsiniz. Ama onu nasıl büyüteceğinizi soruyorsanız, cevabı hem elinizdeki defterde hem de kalbinizde arayın. Çünkü bazı şeyler suyla büyür, bazıları ise sevgiyle… Ve fıstık ağacı, ikisini de ister.
---
İstersen ben bu hikâyeyi forum havasında yanıtlarla genişletip, köy halkının yorumlarını da ekleyebilirim; böylece gerçek bir başlık altındaki sohbet gibi görünür. Bu hem doğal hem de daha canlı olur.
---
Fıstık Ağacını Sulamanın Hikmeti: Dedemin Öğrettiği Yol
Geçen hafta köydeydim. Babamın evinin önündeki toprak kokusu, uzaktan gelen horoz sesi, sabahın serinliği… Hepsi çocukluğumun içine gömülmüş hatıraları geri getirdi. Ama bu sefer farklıydı; çünkü dedemin bana yıllar önce anlattığı “fıstık ağacı” hikâyesi yeniden canlandı. O hikâyede sadece tarım yoktu; insan ilişkileri, farklı düşünme biçimleri ve sabır vardı.
Köyün En Yaşlı Fıstık Ağacı
Köyün meydanının biraz gerisinde, yüz yılı devirmiş bir fıstık ağacı vardı. Dedem derdi ki:
— Evlat, bu ağacı dikmiş olan adam öldüğünde, köyde hâlâ meyve veriyordu. Fıstık, acele etmez.
İşte o hikâye, bizim mahallede geçen bir tartışmayla başlamıştı. Hasan Amca ile eşi Zeynep Teyze, yeni dikilen fıstık fidelerinin nasıl sulanacağı konusunda anlaşamamıştı. Hasan Amca elinde defter, kağıt kalemle:
— Şimdi bak, bu fidan üç yıl düzenli sulanacak. İlk iki yıl haftada bir, üçüncü yıl ayda bir… Ondan sonra kendi kökünü bulur, dedi.
Zeynep Teyze ise biraz sinirli, biraz sabırlı bir tonla cevap verdi:
— Olmaz öyle. Fidan sadece suyla büyümez. Onunla konuşmak, gölgesini hissettirmek, toprağını sevmek lazım.
Erkeklerin Hesap Defteri
Hasan Amca’nın yaklaşımı tamamen stratejikti. Onun gözünde mesele basitti: Sulama takvimi + doğru miktar = sağlıklı ağaç.
— Bak Zeynep, dedi, bilim böyle diyor. Bu ağaç kuraklığa dayanıklı. Fazla sulanırsa kökleri yüzeye çıkar, derinleşemez. Uzun vadede zarar verir.
Köy kahvesinde oturanlar başlarını salladı. Erkeklerin çoğu hesap, ölçü, plan taraftarıydı. Kaç litre su, kaç gün arayla… Hepsi defterde netti.
Kadınların Toprakla Sohbeti
Zeynep Teyze ise başka bir dünyadan konuşuyordu:
— Hasan, sen litreyle ölç ama ben fidanın yaprağına bakarım. Sararmışsa su ister, canlanmışsa dinlenir. Toprağa dokunurum; kuruysa su veririm, nemliyse beklerim.
Kadınların çoğu aynı fikirdeydi. Onlar için fidan bir “can”dı. Sadece kök ve yaprak değil, his ve ruh taşıyordu. Birinin sevgi göstermesiyle güçleneceğine inanıyorlardı.
Dedenin Ortak Noktası
O tartışma uzayınca dedem karıştı:
— Evlatlarım, siz ikiniz de haklısınız ama eksiksiniz. Fıstık ağacı üç-dört yıl düzenli sulanır, doğru. Ama bu sulama sadece suyla olmaz. Bir insanı yetiştirir gibi; hem besleyeceksin, hem dinleyeceksin.
Dede cebinden küçük bir kese çıkardı. İçinde yıllardır sakladığı fıstık tohumları vardı.
— Bu tohumu ektiğinde, üç yıl boyunca haftada bir sulayacaksın. Yağmur yağsa bile azar azar su ver. Ama her sulamadan önce toprağa dokun. Kuru değilse bekle. Ve konuş; “Hadi büyü bakalım” de. Çünkü sen konuşmazsan, rüzgar konuşur.
Birlikte Sulanan Ağaç
Hasan Amca ile Zeynep Teyze sonunda anlaşmaya vardı. Sulama takvimi Hasan’ın defterinden, toprağa dokunma ve gözlem Zeynep’ten geldi. Üç yıl boyunca beraber çalıştılar. Bir gün Hasan, fidanın yapraklarına su serperken Zeynep, dallarına şarkı söylüyordu.
O ağaç yıllar içinde köyün en gür dallarına sahip oldu. Meyvesi bol, kabuğu inceydi. Köyün gençleri geldiğinde dedem gülümseyerek şunu söylerdi:
— İşte bu ağaç, aklın ve gönlün birlikte çalışmasının meyvesi.
Peki Fıstık Ağacı Kaç Yıl Sulanır?
İşin özüne gelirsek: Fıstık ağacı genellikle 3-4 yıl boyunca düzenli sulanır. Bu süreçte:
* İlk 2 yıl: Haftada bir, yağışa göre ayarlayarak.
* 3. yıl: Ayda bir, toprak nemine göre kontrol ederek.
* 4. yıl: Sadece kurak dönemlerde destek sulaması.
Ama dedemin dediği gibi, “takvim kadar toprağın dilini de bilmek” şart. Sadece ölçmek yetmez, hissetmek de gerekir.
Hikâyenin Bize Anlattıkları
Bu hikâye bana şunu öğretti:
* Erkeklerin stratejik ve ölçülü yaklaşımı, işin sağlam temelini atar.
* Kadınların empatik ve gözlemci tarafı, doğaya uyum sağlar.
* İkisi birleşince sonuç uzun ömürlü olur.
Köydeki o yaşlı fıstık ağacına her baktığımda, sadece suyla değil, sevgiyle de büyütülmüş olduğunu görürüm. Belki de bu yüzden hâlâ kökleri güçlü, dalları gürdür.
Son Söz
Fıstık ağacını kaç yıl sulayacağınızı soruyorsanız, cevabı takvimden öğrenebilirsiniz. Ama onu nasıl büyüteceğinizi soruyorsanız, cevabı hem elinizdeki defterde hem de kalbinizde arayın. Çünkü bazı şeyler suyla büyür, bazıları ise sevgiyle… Ve fıstık ağacı, ikisini de ister.
---
İstersen ben bu hikâyeyi forum havasında yanıtlarla genişletip, köy halkının yorumlarını da ekleyebilirim; böylece gerçek bir başlık altındaki sohbet gibi görünür. Bu hem doğal hem de daha canlı olur.