Saliha kadın kimlere denir ?

Aylin

New member
“Saliha kadın kimlere denir?” sorusunu yeniden kurmak: Etiket değil, canlı bir yönelim

İçime dert olan şu: “Saliha kadın” kavramını sanki raflardaki hazır bir kutuymuş gibi konuşuyoruz. Oysa bu, etiketi yapıştır-çıksın türünden bir kimlik değil; her gün niyetle, emekle, ilişkilerle yeniden kurulan **canlı bir yönelim**. Forumda bu başlığı açmamın nedeni, birbirimizi törpülemek değil; tam tersine, kavramı derinleştirip hayatın içine taşımak. Haddim olmayarak iddia ediyorum: “Saliha kadın”ı yalnızca “ev içi roller”e indirgediğimiz an hem geleneğe hem bugüne haksızlık ediyoruz; yalnızca “bireysel başarı”ya çektiğimiz an da toplumsal bağları zayıflatıyoruz. Gelin kökleri konuşalım, bugünün gölgelerini yüzleştirelim, geleceğin ihtimallerini yoklayalım.

Kökenler: “Sâlih/sâliha” yönü cinsiyetten önce nitelik bildirir

Klasik kaynaklarda “sâlih” (doğru, ıslah edici) bir nitelik**tir; “sâliha” bunun kadın formudur. Yani mesele, özü itibarıyla **insanî bir erdem seti niyetin sahihliği (ihlâs), adalet ve emanet bilinci, merhamet (rahmet), hikmet (yerinde söz ve eylem), sabır–sebat, israf etmeme, kul hakkını gözetme. Bu çerçeve, cinsiyetin üstünde çok daha geniş bir alanı işaret eder. Tarih boyunca “saliha” denildiğinde, sadece sessiz uyum değil, **iyiliği görünür kılan, etrafını onaran** bir duruş anlaşıldı. Kimi zaman ev içi sabır ve üretkenlik, kimi zaman zor zamanda söz alıp haksızlığa set olmak… Yani tek bir kalıp değil; bağlama göre şekillenen **ahlâkî bir hareketlilik**.

Tarihsel yansımalar: Sessiz fazilet mi, yüksek sesle şahitlik mi?

Metinlerde iki damar hep birlikte akar:

* İnşa edici damar Aileyi, komşuluğu, topluluğu taşıyan görünmez emek; israfı önleyen akıl; evin ve mahallenin “ısısını” tutan gönül.

* Şahitlik damarı Haksızlığa karşı söz, kırılanı onarma cesareti, gerektiğinde “hayır” diyebilmek.

Sorun şu ki, bazı dönemlerde bir damar diğerini gölgeledi. “Saliha”yı yalnızca **itaat ve sessizlik**le eşitleyen okumalar çıktı; aynı şekilde sadece **başarı–kariyer** vurgusuyla toplumsal bağları görmezden gelen karşı okumalar da… Oysa kök anlam, bu iki damarı **aynı bedende buluşturmayı** öneriyor.

Bugün: Kavram neden geriliyor, nereden güç alıyor?

Günümüz kültürü iki uç arasında gidip geliyor: Sosyal medyanın “parlak benlik” ekonomisi ve gündeliğin ağır görünmez yükleri. Bir yanda “kendin ol” mottosu, diğer yanda ev–iş–bakım üçgeninde bitmeyen sorumluluklar. Burada “saliha” kavramı iki şekilde yoruluyor:

1. Şekle indirgeme Giyim, söylem, birkaç kalıp davranış = “tamamdır” yanılsaması.

2. Performansa indirgeme Her yerde başarılı olma baskısı = içte yorgunluk, dışta yabancılaşma.

Peki nereden güç alır? Niyeti tazeleyen küçük pratiklerden borç öderken şeffaflık, israfı azaltan alışkanlıklar, kırgınlığa onarım niyeti, bilgi–hikmet arayışı, komşuya omuz, ekosistem gözetimi. Büyük laflardan önce **mikro sabitler**.

Stratejik (problem çözücü) bakış: Sistemi onaran, riski yöneten salihalık

Erkek forumdaşlarımızın sık sorduğu yerden gideyim: “Tamam, kriter nedir, nasıl ölçeriz?” Stratejik göz şunları arar:

* Etkisi ölçülebilir fayda Aile bütçesini israftan koruyan düzen, kriz planı, bilgiye dayalı karar.

* Risk yönetimi Duygusal patlamaların değil, ilkeye dayalı sınırların işletilmesi.

* Sürdürülebilirlik Bir seferlik kahramanlık değil, **tekrarlanabilir** iyi pratikler.

Bu gözle “saliha kadın”, bir sistem mimarı** gibidir: ev içi ve dışındaki süreçleri iyileştirir, kaynakları adil dağıtır, krizde sakin kalır, hak–hukuk dengesini gözetir. “Güç = ses yükseltmek” değil; “güç = prensipleri istikrarlı işletmek.” Ölçüt? **Davranışların iz bırakması borç–alacakta şeffaf kayıt, bakım yükünün adil paylaşımı, çocuklarla sınır–özgürlük dengesinin tutarlılığı.

Empatik (ilişki merkezli) bakış: Onarım, merhamet ve bağ kurma kapasitesi

Kadın forumdaşlarımızın çoğunun altını çizdiği yer ise **bağ**. “Saliha” dediğimiz kişi, kırılanı onarmaya istekli, dili incitmeyen, empatiyi şova çevirmeden yaşayan biri. Burada üç işaret görüyorum:

* İlişki onarımı Özür diler, affı ucuzlatmadan tamir önerir.

* Adalet + merhamet birlikteliği Sadece “idare etmez”; gerektiğinde sınır koyar, ama insanı utandırmadan.

* Görünmez emeği görünür kılma Bakım işini kutsayıp romantize etmeden, **adil bölüşüm** için konuşur.

Empatik lens şunu hatırlatır: “Saliha” olmak, **kendi duygusunu bastırmak** değil; duyguyu eğitmek, niyeti berrak tutmak, başkasının yükünü **üstlenmeden** yanında durabilmektir.

Beklenmedik alanlarla köprü: Davranışsal ekonomi, UX ve afet yönetimi

Kavramı ilginç yerlere bağlayalım ki forum ısınsın:

* Davranışsal ekonomi “Saliha” pratikler, aslında **zihinsel muhasebe**yi iyileştirir (israfı azaltan ön kararlar, alışveriş listesi, küçük tasarruf ritüelleri).

* Kullanıcı deneyimi (UX) Ev içi akışları “friction”ı azaltacak şekilde düzenlemek—çocukların sorumluluk tabloları, erişilebilir malzeme yerleşimi—bir tür **iyilik tasarımı**dır.

* Afet ve kriz yönetimi Mahalle dayanışma haritaları, acil durum çantası, yaşlı–hasta takibi… “Saliha”yı romantik bir imge olmaktan çıkarıp **toplumsal direnç**e dönüştüren somut işler.

* Dijital ekoloji Dedikodu ve linç döngülerine düşmeyen paylaşım, doğrulama refleksi, **dijital kul hakkı** hassasiyeti.

* Mikro alışkanlık bilimi Büyük hedefler yerine 2 dakikalık sabitler (günde bir telefonu gönül almak, haftada bir israf denetimi, ayda bir komşu ziyareti).

Gelecek: “Saliha kadın”ın üç S’si — Sınır, Sadelik, Şahitlik

Önümüzde, hızın kutsandığı ve dikkatin parça parça edildiği bir dünya var. Burada kavramı taşıyacak üç S öneriyorum:

* Sınır Kendi değeri pahasına “herkese yetişen” değil; sağlıklı sınır çizen, hayır diyebilen.

* Sadelik Gösterişsiz iyi iş; tüketim yerine **ikame ve tamir** kültürü.

* Şahitlik Haksızlık karşısında sessiz kalmayan, sözünün bedelini göze alan.

Bu üç S, “saliha”yı tarihten devralıp geleceğe **işlevsel** biçimde taşıyabilir.

Kısa bir çerçeve: 4K testi (Kalp–Kafa–Kol–Komşu)

* Kalp (niyet) Gösteri değil, Allah rızası/erdem yönelimi; riyadan uzaklık.

* Kafa (hikmet) Bilgi arayışı; kanaat = bilgisizlik değil, **yerinde tercih**.

* Kol (emek) Sözün somut karşılığı; ertelemeyi değil, **küçük istikrarı** seçmek.

* Komşu (toplum) İyiliğin dışarıya taşması; yalnız kendi evini değil, **mahallesini** de gözetmek.

Bu test cinsiyete değil, **yönelişe** bakar. “Saliha kadın” ifadesini, “saliha insan”ın kadın yüzü olarak okumak; hem adalete, hem geleneğe daha sadık bir yol.

Provokatif sorular (tartışmayı bilinçli ısıtıyorum)

* “Saliha”yı **itaat–sessizlik**e indirgemek mi daha tehlikeli, **başarı–performans**a indirgemek mi? Neden?

* Bakım emeğini kutsarken **adil paylaşım** talebini nasıl görünür kılarız? “Fedakârlık” mı, “adalet” mi?

* Kriz zamanlarında “saliha”lık **duygu yönetimi** mi, **aktif şahitlik** mi? İkisi birlikte nasıl mümkün?

* Dijital ortamda “saliha”lık, hangi **paylaşım sınırları** ve **doğrulama ritüelleri** ile ölçülebilir?

* “Saliha kadın”ı yetiştiren/kıran en güçlü üç kültürel cümle nedir? Hangilerini artık emekliye ayırmalıyız?

* Ev–iş–toplum üçgeninde **görünmez yorgunluk** ile **görünür iyilik** arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Topluluğa çağrı: Etiketler değil, örnek pratikler paylaşalım

Hadi bu başlığı klişe afişlerden kurtaralım. Etiket değil, **pratik** konuşalım:

* Evinizde israfı azaltan **iki küçük mekan düzenlemesi** nedir?

* Haftalık “onarma sohbeti” yapıyor musunuz—kırgınlıkları nasıl kapatıyorsunuz?

* Mahalle düzeyinde kim, nasıl omuz verdi; “saliha”yı toplumsal ölçekte nerede gördünüz?

* Dijitalde hangi **dur–düşün–paylaş** filtresini kullanıyorsunuz?

Paylaşın ki, “saliha kadın” sadece bir övgü kalıbı değil, **yaşayan bir kültür** olarak çoğalsın. Bu başlık, birbirimize ayna olsun; kırmadan, dökmeden, ama konforu da cesurca rahatsız ederek.
 
Üst