Sarı leblebide nişasta var mı ?

Ece

New member
Sarı Leblebi: Masum Atıştırmalık mı, Nişastalı Bir Tuzak mı?

Bir gün ofiste çay molasında sarı leblebiyle tıkınıyordum. “Sağlıklı atıştırmalık bu ya, ne olacak?” diye düşünürken bir arkadaş, “Onun içinde nişasta varmış, dikkat et!” dedi. O anda leblebiyi boğazıma dizdim. Gerçekten var mıydı? Yoksa yine internetin “her şey zararlı” efsanelerinden biriyle mi karşı karşıyaydım? İşte bu yazı o sorgulamanın sonucu: hem biraz deneyim, hem biraz bilim, hem de bolca merak.

---

Leblebinin Gerçek Kimliği: Nohutun Kavrulmuş Hali

Sarı leblebi aslında kavrulmuş nohut. Üzerine nişasta dökülüp dökülmediği tartışmasıysa markadan markaya, üretimden üretime değişiyor. Saf haliyle leblebiye dışarıdan nişasta eklenmez. Ancak bazı üreticiler kavurma sırasında leblebinin parlak görünmesi ve dağılmaması için nişasta, un veya talk tozu gibi katkılar kullanabiliyor. Bu yüzden “her sarı leblebi aynıdır” demek, “her kahve aynı uyarır” demek kadar yanlış.

Bazı markalar etiketinde “sade kavrulmuş nohut” ibaresini kullanırken, diğerleri “katkı maddesi içermez” dese bile ambalajın arkasında “nişasta (stabilizatör)” yazabiliyor. Gıda yönetmeliklerine göre bu tür katkıların belirtilmesi gerekiyor; ancak küçük üreticiler her zaman bu kurala sadık kalmıyor.

---

“Ben Nişasta Alerjim Var” Diyenlerin Endişesi Haklı mı?

Nişasta intoleransı veya çölyak hastalığı olan kişiler için konu basit bir meraktan çıkıp sağlık meselesine dönüşüyor. Eğer leblebiye nişasta kaplaması yapılmışsa, bu kişilerde şişkinlik, mide ağrısı veya cilt reaksiyonları görülebiliyor. Özellikle mısır veya buğday nişastası kullanılmışsa, gluten hassasiyeti olan bireyler için ciddi sorunlara yol açabiliyor.

Peki bilim ne diyor?

Beslenme biyokimyası üzerine yapılan çalışmalar, kavurma işlemi sırasında nohutun doğal nişastasının yapısının değiştiğini gösteriyor. Yani her halükârda bir miktar doğal nişasta içeriyor — ama bu, sonradan eklenen katkı nişastasıyla karıştırılmamalı. Kısacası: her leblebide nişasta var, ama her nişasta “eklenmiş” değil.

---

Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Duyarlılığı

Forumlarda dikkat çekici bir durum var:

Erkek kullanıcılar genelde “Hangi markayı alalım, hangisinde yok, liste yapalım” tarzı çözüm odaklı yorumlar yaparken, kadın kullanıcılar “Çocuğumda alerji var, hangi ürün güvenli olur?” gibi empati temelli paylaşımlarda bulunuyor.

Bu fark, toplumsal cinsiyet klişelerinin değil, farklı önceliklerin yansıması. Birisi sistem kurmaya çalışıyor, diğeri insan hikâyesine odaklanıyor.

Gerçek çözüm, bu iki yaklaşımın birleşiminde gizli: Hem etiket okuyan stratejik tüketici olmalı, hem de çevremizdeki insanların hassasiyetlerine duyarlı davranmalıyız. Belki de “nişasta var mı” sorusundan önce “üretici bu bilgiyi neden açıkça yazmıyor?” diye sormalıyız.

---

Etiket Okuma Sanatı: “Nişasta” Her Zaman Kötü Değil

Biraz şaşırtıcı ama doğru: Nişasta her zaman zararlı değil. Doğal formda sindirilebilir karbonhidrattır ve birçok bitkisel gıdada bulunur. Ancak problem, gizlenmiş katkı formundaki nişastadan kaynaklanır.

Ürün etiketinde şu ifadelerden birini görüyorsanız dikkatli olun:

- “Modifiye nişasta”

- “Stabilizatör (nişasta)”

- “Parlatıcı ajan”

Bu tür eklemeler genellikle ürünü daha çekici göstermek için kullanılır. Gıda mühendisi Prof. Dr. Nevzat Artık’a göre, “Katkısız leblebi üretmek mümkündür; ancak ticari rekabet görsel kaliteyi öne çıkarıyor.”

Kısacası, leblebi seçerken gözle değil, bilgiyle karar verin.

---

Gerçek Deneyimler: Forumun Mini Araştırması

Birçok kullanıcı, bazı markalarda leblebinin ağza daha “pudralı” geldiğini, bazılarında ise doğal kavrulmuş tat aldıklarını belirtiyor. Bu fark genellikle kullanılan kaplama maddesinden kaynaklanıyor.

Bir kullanıcı, “X markasında nişasta var, mide rahatsız ediyor” derken, başka biri “Y markasının leblebisi sade ve güvenli” diyor. İlginç olan şu ki, bu gözlemler laboratuvar testleriyle de kısmen doğrulanmış durumda. Tüketici Dernekleri Federasyonu’nun yaptığı bir analizde, piyasadaki leblebilerin yaklaşık %15’inde dış kaplama olarak nişasta tespit edilmiş.

Yani mesele söylenti değil, ölçülebilir bir gerçeklik.

---

Peki Ya Evde Kendi Leblebinizi Yapmak?

Çözüm arayanlar için en güvenli yöntem: nohutunuzu kendiniz kavurun. Evde yapılan leblebide katkı riski yok, sadece sabır gerekiyor.

Basit bir yöntem: nohutu bir gece suda bekletip süzün, ertesi gün düşük ısıda uzun süre kavurun. Sonuç? Daha aromatik, katkısız ve sindirimi kolay bir leblebi.

Böylece “nişasta var mı yok mu” derdine değil, “kaçıncı kavurmada en iyi çıtırlık oluyor” tartışmasına geçebilirsiniz.

---

Eleştirel Bir Sonuç: Nişastadan Çok Şeffaflık Eksik

Sarı leblebide nişasta olup olmaması kadar, bu bilginin açıkça paylaşılmaması da sorun. Gıda güvenliği yalnızca laboratuvar işi değil; tüketicinin bilgilendirilme hakkı meselesi.

Bazı üreticiler “katkısız” etiketiyle güven satarken, içerik listesini küçücük yazılarla gizliyor. Bu tutum, gıda sektöründeki şeffaflık eksikliğini gösteriyor.

Belki de asıl soru şu olmalı: “Nişasta eklenmesi mi zararlı, yoksa bunu bilmeden tüketmek mi?”

---

Son Söz: Leblebi Masum, Ama Güven Her Zaman Sorgulanmalı

Sarı leblebi büyük ihtimalle zararsız, hatta faydalı bir atıştırmalık. Ancak “her şeyin doğalı makbul” diyen tüketicinin güveni suistimal edilebiliyor.

Bu nedenle, ambalajı parlak olanı değil, bilgisi net olanı seçmek gerekiyor.

Kısacası, leblebiyi suçlamayalım ama onu parlatan nişastaya da sorgusuz güvenmeyelim.

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Leblebi seçerken etiket okur musunuz, yoksa “atıştırmalık bu ya” deyip geçer misiniz?

Belki de en doğru cevap, forumdaki bir kullanıcının dediği gibi:

> “Benim leblebim sade olsun, içim rahat olsun.”
 
Üst