Türkiye'de kâğıt üretiliyor mu ?

Aylin

New member
Türkiye’de Kâğıt Üretiliyor mu? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Bakış

Merhaba dostlar,

Bazı sorular vardır, gündelik hayatın içinde defalarca karşımıza çıkar ama üzerine pek kafa yormayız. “Türkiye’de kâğıt üretiliyor mu?” sorusu da bunlardan biri. Çocukluğumuzdan beri defter, kitap, gazeteyle iç içeyiz; iş dünyasında faturalar, ofislerde çıktılar hâlâ vazgeçilmez. Ama işin arka planına, yani bu kâğıtların nereden geldiğine pek bakmıyoruz. Ben de bu merakı forumda paylaşmak istedim. Hem küresel hem de yerel boyutları olan bir konu bu; dolayısıyla farklı açılardan tartışmaya açık.

Küresel Kâğıt Üretimi ve Tüketim Dinamikleri

Dünya genelinde kâğıt üretimi devasa bir sanayi kolu. Çin, ABD, Finlandiya, İsveç gibi ülkeler hem hammadde hem de teknoloji avantajıyla öne çıkıyor. Özellikle İskandinav ülkeleri, sürdürülebilir ormancılık politikaları sayesinde hem doğayı koruyup hem de üretimi sürdürüyorlar.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre, dünyada yıllık kâğıt tüketimi 400 milyon tonun üzerinde. Bu tüketimin en büyük kısmını ambalaj kâğıtları oluşturuyor. Dijitalleşme kitap ve gazetelerde kâğıt kullanımını azaltmış olsa da, e-ticaretin yükselişiyle birlikte ambalaj kâğıdı talebi hızla artıyor. Yani “dijital çağda kâğıda ihtiyaç kalmadı” söylemi çok da doğru değil.

Türkiye’nin Kâğıt Üretim Gerçekliği

Gelelim Türkiye’ye… Evet, Türkiye’de kâğıt üretiliyor ama sınırlı ölçekte. Özellikle ambalaj ve temizlik kâğıtlarında yerli üretim güçlü. Çorum, İzmit, Dalaman gibi bölgelerde kağıt fabrikaları bulunuyor. Ancak kültürel ve eğitim amaçlı kullanılan yazı–baskı kâğıtlarının önemli bir kısmı hâlâ ithalatla karşılanıyor.

Bunun temel nedeni, selüloz hammaddesinde dışa bağımlılık. Türkiye’nin orman varlığı geniş olsa da, sanayiye uygun odun kalitesi ve miktarı yeterli değil. Bu yüzden kağıt üretiminde gerekli olan selülozun büyük bir kısmı Rusya, Finlandiya, Kanada gibi ülkelerden ithal ediliyor.

Yine de son yıllarda ambalaj kâğıdı sektöründe ciddi yatırımlar yapıldı. Bu yatırımlar sayesinde Türkiye bölgesel bir üretim üssü olma yolunda ilerliyor. Yani mesele “Türkiye kâğıt üretiyor mu?” değil, “hangi tür kâğıtlarda güçlü, hangilerinde dışa bağımlı?” sorusuna dönüşüyor.

Erkeklerin Veri ve Pratik Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Erkek forumdaşların ilgisini çekecek bir boyut: Türkiye’nin yıllık kâğıt ve karton üretim kapasitesi yaklaşık 4,5 milyon ton. Bunun büyük kısmı ambalaj sektöründe değerlendiriliyor. İthalat kalemlerine bakıldığında ise en büyük açığın “kuşe kâğıt” ve “ofset baskı kâğıdı”nda olduğu görülüyor.

Buradan çıkarılacak pratik sonuç şu: Eğer Türkiye bu alanda dışa bağımlılığı azaltmak istiyorsa, selüloz hammaddesi için ya kendi orman politikalarını güçlendirmeli ya da geri dönüşüm kapasitesini artırmalı. Zaten günümüzde pek çok gelişmiş ülke, kâğıt ihtiyacının yarısından fazlasını geri dönüştürülmüş liflerden karşılıyor. Bu da maliyetleri düşürmekle kalmıyor, çevreye katkı sağlıyor.

Yani erkeklerin “çözüm odaklı” yaklaşımıyla bakarsak, işin sırrı daha fazla geri dönüşüm yatırımı ve orman yönetiminde verimlilik artışı.

Kadınların Sosyal ve Kültürel Perspektifi

Kadın forumdaşlarımız ise çoğu zaman işin sosyal boyutunu daha çok önemsiyor. Mesela kâğıt sadece bir üretim ürünü değil, aynı zamanda kültürel bir değer. Kitap sayfalarının dokusu, defter kokusu, bir mektubun yazıldığı kâğıdın duygusal değeri… Bunlar dijital ortamda kolay kolay karşılık bulamıyor.

Türkiye’de eğitim kültürü hâlâ kâğıt üzerinden yürüyor. Çocuklar için defter, resim kâğıdı, ders kitapları hâlâ somut bir öğrenme aracı. Kadınların bu noktada yaptığı vurgu genellikle “kültürel süreklilik” oluyor. Yani sadece “üretelim” değil, “nasıl üretelim, çevreyi nasıl koruyalım, gelecek nesillere nasıl bir kültürel miras bırakalım?” soruları da gündeme geliyor.

Ayrıca sosyal bağları güçlendiren yanlar da var. Örneğin, bir dergi ya da yerel gazetenin basılması, toplulukların kendi sesini duyurabilmesi açısından önemli. Kadınların empati odaklı yaklaşımıyla baktığımızda, kâğıdın toplumsal kimlik ve aidiyet yaratmadaki rolü öne çıkıyor.

Çevre ve Sürdürülebilirlik Tartışması

Elbette işin çevresel boyutunu da es geçemeyiz. Kâğıt üretimi, yüksek su tüketimi ve enerji ihtiyacıyla biliniyor. Ormanların korunması ise en kritik konu. Küresel ölçekte geri dönüşümle bu sorun kısmen çözülse de, hâlâ ciddi bir ekolojik baskı söz konusu.

Türkiye’de geri dönüşüm oranı artıyor ama hâlâ Avrupa ortalamasının altında. Yani evsel atıklardan toplanan kâğıtların geri dönüşüm sürecine daha fazla dahil edilmesi gerekiyor. Bu, hem çevreyi koruyacak hem de ithalat faturasını düşürecek.

Küresel–Yerel Etkileşim: Kâğıdın Algısı

İlginç bir nokta da farklı kültürlerde kâğıda yüklenen anlam. Japonya’da origami, Çin’de kaligrafi, Batı’da kitap kültürü… Hepsi kâğıdı sadece bir malzeme olmaktan çıkarıp sanatsal ve kültürel bir simgeye dönüştürmüş. Türkiye’de ise ebru sanatı ve hat geleneği kâğıdın sanatla birleştiği örnekler.

Küresel tedarik zincirlerinde yer almak isteyen Türkiye, bu kültürel mirası modern üretimle buluşturabilirse, hem ekonomik hem de kültürel anlamda güçlü bir konum elde edebilir.

Forumdaşlara Sorular

– Sizce Türkiye’nin kâğıt üretiminde dışa bağımlılığını azaltması için en kritik adım ne olmalı?

– Erkek forumdaşlara: Verilere bakınca sizce geri dönüşüm yatırımı mı, yoksa yeni fabrika kurmak mı daha mantıklı?

– Kadın forumdaşlara: Kâğıdın kültürel ve sosyal bağlarımızdaki rolü sizce ne kadar önemli? Çocuklar için dijital kitap mı, yoksa basılı kitap mı daha değerli?

– Çevre hassasiyeti olan forumdaşlara: Geri dönüşümün artırılması için birey olarak sizce neler yapabiliriz?

Sonuç

Evet, Türkiye’de kâğıt üretiliyor ama tam anlamıyla kendi kendine yetebilen bir ülke değiliz. Ambalaj ve temizlik kâğıdında güçlü, kültürel ve eğitim amaçlı baskı kâğıtlarında ise dışa bağımlıyız. Küresel ölçekte bakıldığında, bu tablo yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir mesele.

Bir yandan verimlilik ve dışa bağımlılığı azaltma hedefleri, diğer yandan kültürel değerler ve çevre kaygıları var. Bu denklemi nasıl kuracağımız, aslında gelecekte kâğıtla kurduğumuz ilişkinin de belirleyicisi olacak.

Peki siz ne düşünüyorsunuz dostlar, Türkiye kâğıtta kendi yolunu bulabilir mi, yoksa küresel bağımlılık hep devam mı eder?
 
Üst